'Genel' Kategori'sine ait arşiv.


systemd ile Sistem ve Servis Yönetimi

Oracle, SuSe, Debian gibi major bir çok linux dağıtımı eski SystemV init sistemi yerine default olarak systemd kullanmaya başladılar. systemd’nin sadece açılışlarda servislerin inşaasını üstlenen init sistemine oranla daha komplike olması, servisler için paralelizasyon, mount ve automount, journal, ve system state snapshot desteği gibi bir dizin özellik barındırmasından dolayı kimilerince Unix filozofisine aykırı olduğu gerekçesi ile (“do one thing and do it well”) hoş karşılanmasa da yukarıda ismi zikredilen dağıtımlar tarafından default olarak kullanılmaya başlaması nedeniyle sıkça karşılaşılan ve dinamiklerinin bilinmesinde fayda olan bir sistem.

Yazinin devami icin tiklayin.


Sistem Yönetiminde Güvenlik Odaklılık

Teknolojik gelişmelerdeki hız ve değişim bu ekosistem içerisinde yer alan herkes için alışkanlıkların değiştirilmesini ve bu yeni gelişmelerin yol açtığı yeni iş yapış şekillerine evrilinmesini şart koşuyor. Bu kaidenin ne oranda hayata geçirildiği ise vizyonun şekillenmesi için bir ölçüt teşkil ediyor. Bu yeni dinamikler neticesinde her geçen gün eskinin klasik sistem yönetim anlayışını bir kenara bırakıp yeni metodolojilere daha çok adapte ediyoruz kendimizi.

Hemen herşeyin “manual” yürüdüğü, kapalı ve rutine bağlanan eski iş yapış şekilleri, yeni disiplinlerin türemesi ile daha çok araç, gerecin kullanıldığı ve herşeyi otomatize etmeye dayalı ve insan faktörünü olabildiğince aza indirgeyerek kendi kendini idame ettirebilen, dirençli ve esnek altyapılar kurgulama ve bunları “yönetme” şekline dönüştü. Durum böyle olunca yani herşey daha basitleşmiş gibi görünürken, bu basitliğin arkasını dolduran dinamiklerin daha komplike hale gelmiş olması, eski sistem yönetimi anlayışını yerle bir ederek, daha çok araştırmaya ve mühendisliğe dayalı başka tür bir sistem yönetimi anlayışına evrildi. -Dünya bu yeni yaklaşıma uzun süre önce geçmiş olmasına rağmen-, bizim ülkemizde de bu yaklaşımın etkileri gün geçtikçe daha fazla gözlemlenebilir bir hal alıyor.

Yazinin devami icin tiklayin.


Locust – Açık Kaynak Kod Load Test Uygulaması

Locust, web uygulamaları üzerinde detaylı olarak stress test yapabilmeye olanak sağlayan açık kaynak kodlu çok güzel bir yazılım. Temel olarak yük testinin yapılacağı web uygulaması için hangi sayfalarda kaç kişinin gezeceğini, hangi sayfalardan hangi sayfalara geçileceği, toplam dolaşım süresinin ne olacağı vs. gibi detaylı senaryonuzu bir python scripti şeklinde tarif edip, locust’a bu senaryoyu simule etmesini söylüyorsunuz.

Aşağıdaki gibi güzel ve anlaşılır bir web arabirimi olan Locust aynı anda milyonlarca anlık ziyaretiçiyi belirlediğiniz eşik değerlerine göre web uygulamanıza dolduruyor ve arayüz üzerinden uygulamanızın kullanıcı isteklerine verdiği cevapların stabilitesini ölçüp sınırlarınızı tespit edebiliyorsunuz.

 

Yazinin devami icin tiklayin.


Online Shell Script Checker

http://www.shellcheck.net/ adresinde, online olarak shell scriptlerinizi hatalara karşı kontrol edebileceğiniz güzel bir servis var. Böyle küçük ve kullanışlı servislerin bookmark’da durmasında fayda var.


Two-Factor Auth Destekli OpenVPN Server Kurulumu

IT altyapılarının güvenilirliğini ve bağlı olarak sürekliliğini sağlamak üzere uygulanması gereken süreç disiplinlerinde kritik data içeren mecralara erişimlerde sıkı güvenlik prosedürleri izlenmesi gerekiyor. Bu anlamda özellikle PCI-DSS ya da ISO 27001 standartlarına tabii olan ya da olmak isteyen firmaların, kendi networklerine “dışarıdan” erişim ihtiyacının bulunması durumunda implemente edecekleri VPN çözümlerinin, bahsi geçen güvenlik standartlarına uygun olması gerekiyor. Örnek olarak PCI-DSS uyumluluğu için kullanılan VPN çözümünde kimlik doğrulama işlemi en az iki aşamalı olarak gerçekleştirilmek durumunda. Bu zorunluluk PCS-DSS V3’de şu şekilde tarif edilmiş durumda:

Implement Strong Access Control Measures 8.3 – Incorporate two-factor authentication for remote network access originating from outside the network by personnel (including users and administrators) and all third parties, (including vendor access for support or maintenance). Note: Two-factor authentication requires that two of the three authentication methods (see Requirement 8.2 for descriptions of authentication methods) be used for authentication. 8.2 Authentication methods – Something you know, such as a password or passphrase – Something you have, such as a token device or smart card – Something you are, such as a biometric.

Bu tanıma göre, networkünüze uzaktan erişim sağlayacak her türlü bağlantı için yapılacak kimlik denetimlerinde madde 8.2’de belirtilen metodlardan en az ikisinin kullanılması gerekiyor. Günümüzde yaygın olarak kullanılan SSL VPN çözümlerinde PKI altyapısı kullanılarak, bir username üzerinden key ibraz etmek sureti ile kimlik denetimi gerçekleştirilip bağlantı kuruluyor. Ancak bu tek yönlü kimlik denetimi, anlaşıldığı üzere yeterli değil. Bu nedenle kullandığınız VPN çözümünün username/ password (ya da key) ibraz etmeye ek olarak token ya da bir biometric denetim mekanizmasını destekliyor olması gerekiyor. Biometric denetim mekanizmalarının oldukça sınırlayıcı ve maliyetli çözümler olduğunu düşünürsek, iki yönlü doğrulama için username + token mekanizmalarını birlikte kullanmak konunun pratik çözümü olacaktır. İşte bu konudan hareketle bu yazıda, bir SSL VPN implementastonu olan OpenVPN ve Google Authenticator kullanılarak two-factor authentication destekleyen bir VPN sunucusu kurulumundan bahsedeceğim. En nihayetinde halihazırda kullandığınız OpenVPN altyapınıza yazıda anlatıldığı şekli ile google authenticator entegrasyonu da yapabilirsiniz.

Yazinin devami icin tiklayin.


Portspoof ile Network Scanner’ları Yanıtlamak

Portspoof, bir network scanner uygulaması kullanarak sunucular üzerinde çalışan servisleri tespit etmek isteyen saldırganların işlerini zorlaştırmak ve tarama sonucunu manupule etmek sureti onları yanıltmak üzere geliştirilmiş enteresan bir uygulamadır.

Bildiğiniz gibi network scanner uygulamalarının uzaktaki bir sistemde çalışan servisleri tespit etmeleri için kullandıkları bir takım teknikler vardır. Bu tekniklerden en tipik olanı ise TCP’nin üçlü el sıkışma prensibinden hareketle uzak sunucunun tüm portlarına (ya da ilgilenilen portlarına) birer SYN paketi göndermek ve alınacak cevaba göre ilgili servisin mevcudiyeti ya da durumu ile ilgili karara varmaktır. Örnek olarak üzerinde bir web sunucusu çalıştığını bildiğiniz uzaktaki bir sistemin 80. portuna bir SYN paketi gönderirseniz ve uzak sunucudaki bu servis çalışır durumdaysa -ayrıca herhangi bir engelleme yoksa- cevap olarak SYN+ACK paketi alırsınız. Bu şekilde ilgili servisin çalışır vaziyette olduğu uzaktan tespit edilir ve örneğin nmap ilgili port’u OPEN olarak bildirir. Aynı şekilde gönderilen SYN paketine RST paketi dönerse, uzak sunucuda ilgili portu dinleyen bir servis olmadığı anlaşılır ve scanner uygulaması durumu CLOSED olarak değerlendirir. Eğer uzak sunucu bir firewall üzerinden korunuyorsa ve SYN paketini gönderdiğiniz porta erişim izniniz yoksa ilgili paket -genel olarak- drop edilir bu nedenle de geriye herhangi bir paket döndürülmez. Bu durumda da network scanner uygulaması durumu FILTERED olarak bildirir, bu şekilde de uzaktaki sistemin bir firewall’a sahip olduğunu tespit edebilirsiniz.

Yazinin devami icin tiklayin.


sysdig: Sistem Seviyesi Analiz ve Sorun Giderme Aracı

Genelde IT altyapılarında meydana gelen problemleri gidermek ve bir daha tekrarlanmayacak şekilde proaktif bir yaklaşımla probleme neden ana faktörleri ortadan kaldırmak  için yapılması gereken ilk şey problemi doğru analiz etmektir. Zira doğru olarak analiz edilen bir problem için üretilen çözümler doğru orantılı olarak kalıcı ve ilgili problemin ya da varyasyonlarının tekrar yaşanmasını engelleyici nitelikte olacaklardır. Hal böyle olunca yani iş, problem analizine geldiğinde bu konudaki başarıyı belirleyici en önemli faktör ise yaklaşımlarınız ve kullandığınız araçlardır.

Bu noktada doğru yaklaşım herzaman için problemin nedenlerini tam olarak anlamaktır. Yani eğer ortada neden kaynaklandığını bilemediğiniz ancak geçici çözümler üretebildiğiniz – ki gerçek hayatta en çok problemli servisi / sunucuyu restart etmeye tekabül eden – bir problem varsa önceliği problemi geçici olarak çözmek yerine nedenlerini anlamaya çalışmak üzere konunun derinlerine inmek ve altyapıyı enine boyuna analiz etmeye vermek en doğru yaklaşım olacaktır.  Problem çözmede en belirleyici ikinci faktör ise, analiz sırasında kullandığınız araçların derine inmek ve inceleme konusundaki ihtiyaçlarınıza cevap verecek şekilde gelişmiş olması gerekliliğidir. İşte bu yazının konusunu oluşturan sysdig de tarif ettiğimiz bu ihtiyaçlara harika bir şekilde yanıt veren çok güzel bir uygulamadır.

Sysdig Nedir ?

Temel olarak hemen tüm majör Linux dağıtımında çalışan ve doğrudan linux kernel’ine dahil olarak tüm sistem çağrılarını ve OS ile ilgili diğer olayları en alt düzeyde yakalayıp analiz edilmesine olanak sağlayan sysdig, bu işi yapan strace gibi klasik araçlardan farklı olarak bir çok güzel özellik barındırmaktadır.

Öncelikli olarak kernel seviyesinde processing, network, storage ve memory alt sistemlerinde cereyan eden olayların anlaşılır şekilde ve bütünleşik olarak görüntülenmesine olanak sağlar. Bu, incelemekte olduğunuz platform üzerinde çalışmakta olan uygulamaların sistem seviyesinde ne gibi işlemler yaptığını görüntüleyebilmenize olanak sağlamaktadır ki , sysdig üzerinden elde edilen veri, problem çözmede kullanılabilecek ve genelde log dosyalarından ya da uygulama bağımlı debugging araçlarından elde edilemeyecek türden alt seviye kıymetli bilgi içerir.

Yazinin devami icin tiklayin.


Ajenti (Web Tabanlı Kontrol Paneli) ile Linux Yönetimi

Genelde, Linux hostlarda her tür sistem yönetimi işininin komut satırı üzerinden ve mümkünse otomatize bir şekilde yapılmasını tavsiye ediyorum. Zira bu şekilde sistem altyapısına daha fazla hakim olabildiğiniz gibi komut satırından çalışmak bir arabirim üzerinden çalışmaya oranla yaratıcılığı da tetikleyen bir konu olduğundan epeyce önemlidir. Ancak bazı durumlarda sistemlerinizi -tercihen web üzerinden çalışan bir- arabirim üzerinden de yönetmek isteyebilirsiniz.

İşte böyle bir ihtiyaç hasıl olduğu zaman çözüm olarak Ajenti isimli web tabanlı kontrol panelini kullanabilirsiniz. Plesk, cPanel ve Webmin gibi yönetim arabirimlerine güzel bir altrenatif olan Ajenti AGPLv3 lisanslı bir açık kaynak kod yazılım olmakla birlikte hosting işi yapmıyorsanız ya da ticari olarak vps’lerinizin yönetimi için kullanmamanız durumunda yani iş ve evdeki sunucularınızın yönetimini yapmak üzere personal license adı altında tüm sunucularınıza ücretsiz olarak kurup kullanabiliyorsunuz. Hosting yönetimi, VPS ve appliance ürünlerde kullanmak için ise lisans detayları ayrıca şu sayfayada bulunuyor: http://ajenti.org/licensing

Ajenti’nin yum ve apt repoları bulunduğu için RHEL ve Debian tabanlı tüm sistemlerde doğrudan paket yöneticisi üzerinden kurulabiliyor. Bu şekilde oldukça kolay bir kurulama sahip olması ve modüler plugin sistemi sayesinde sunucularınızın üzerinde koşan hemen her türlü bileşeni (Apache, MySQL, PostgreSQL, Nginx, Cron, Firewall, Munin, Samba, FTP, BIND, Squid, OpenVPN vs. ) -eski yapılandırmanızı da bozmadan çalışan sistemlere direk entegre olarak- yönetebilmesi ve API desteği ile kolay plugin geliştirme (python) imkanı vererek kendi özel uygulamalarınız için Ajenti pluginleri yazabilmenize olanak sağlaması gibi gayet güzel özellikler sunuyor. Ayrıca çok küçük bir footprint’e sahip olmasından dolayı küçük memory ve CPU kullanım değerleri ile de oldukça hafif bir uygulama olmasından dolayı tercih edilebilecek bir çözüm sağlıyor.

Aşağıda RHEL/CentOS üzerine Ajenti kurulumun nasıl yapılacağından bahsedeceğim. İlginizi çekerse kurmak isteyebilirsiniz:

Yazinin devami icin tiklayin.

Sonraki Sayfa »